İnsanların kimliği ile ilgili önemli çalışma yapan kişilerden birisi de Erikson’dur. Erikson tarafından yapılan tüm bu çalışmalar insanların benliği kimliğine yönelik önemli bir veri elde edilmesini sağlamıştır ve daha sonrasındaki pek çok çalışma için de örnek teşkil etmiştir.
Erikson’un kimlik anlayışında en önemli temel, çeşitli olaylarda ve zaman içerisindeki değişimde kimliğin öznel bir duygu olduğu yönündedir. Bu nedenle de kimlik kişilerin öznel bir duygusu olarak farklı şekillendirme risklerini beraberinde taşımaktadır. Kişilerin içerisinde bulunduğu psikolojik, fiziksel durumlar ve yaşanılan kültürdeki etkenlere bağlı olarak çok farklı bir şekilde kimliğini şekillendirme ya da başka kişiler tarafından şekillendirilmesine imkan tanıma şansına sahiptir.
İçerikler
Erikson Kimlik Anlayışı Nasıl?
Erikson, Kimlik tanımlamasını bu şekilde yaptığı gibi ideal bir kimlik gelişiminde çizmiştir. Onun kimlik anlayışına göre ideal ve uygun kimlik gelişiminde uygun bir sosyal ortama ihtiyaç duyulmaktadır. Bu sosyal ortamda kişilerin biyolojik ve psikolojik altyapısının etki etkisi oldukça fazladır. Biyolojik ve psikolojik etkenlere bağlı olarak ne kadar sosyal yaşam içerisinde bir rol edinilirse, kişilerin uygun kimliği de gelişmiş olacaktır.
Erikson’un Kimlik Anlayışı Ne Zaman Ortaya Çıktı?
Kimlik, kişilerin dünyaya gelmesi ile birlikte oluşmaya başlar. Bir bebek için kuşkusuz bu aşamada önemli olan anne baba ile kurulan ilişkidir. Bebek ilk olarak anne ve babaya karşı bir güven duymaya başlar. Ergenlik dönemleri ile birlikte daha çok özerk olmaya başlayacak olan kişiler bunları kimliğini de yansıtmaya başlamaktadır ve böylece özellikte kimliğe etki etmektedir.
Tarihte İlk Kimlik Kavramı Ne Zaman Ortaya Çıktı?
Kimlik üzerine Erikson yoğun bir şekilde çalışma yapmış olmasına karşın bu tarihte bir ilk değildir. 1919 yılında kimlik kavramı ile ilgili çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu dönemdeki etkin isim ise Tausk olmaktadır.
Tüm bu çalışmalar ile birlikte tarih boyunca en çok evlenen konulardan bir tanesi olarak dikkat çeken kimlik, insan ve toplumdan bağımsız bir şekilde ele alınamayacaktır. Çok farklı görüşlerin hakim olduğu bu durumda insanların kimliğini, çevresinden beslendiğini ve bu nedenle de ciddi bir etki altında geliştiğini net bir şekilde göstermektedir. Bir bireyin doğum anı itibariyle anne babasıyla dahi olsa bir iletişim ve etkileşim içerisinde olması kimlik gelişiminde toplumsal etkinin olduğunu göstermektedir. Erikson kimlik anlayışında yine çok farklı açılardan bir etkileşim olduğu sıklıkla vurgulanmakta ve kimlik oluşumuna etkisi üzerinde durulmaktadır.